Biliyorsunuz önceki yazılarımda televizyon yerli dizilerinin
ahlaksızlığı üzerine bir kaç yazı paylaşmıştım. Toplumu dejenerasyona uğratan
bu dizilerle ilgili rahatsız olan tek ben olmadığımı biliyordum. Google’dan
kısa bir tarama yaptım. Aynısını sizde yapabilirsiniz. Yaptığım eleştirilerin
belirli bir ideolojiye yada dine dayanmadığını görmek beni bir hayli mutlu
etti. Gördüm ki dini hassasiyetleri en yüksek kesimlerden sol ideolojinin en
radikal kesimlerine kadar her kesimin bu konuda yüksek dilden şikayetleri var.
Toplumu temsil eden her kesimden oluşumlar, populist yaklaşımlarla topluma ayar
çekmeye çalışan bu %5’lik bile sayılmayan entel dantel senarist bozuntularının
arkalarına aldığı kartel desteği ile tolumu bilinçaltı yöntemleri uygulayarak
dönüştürme çabalarından rahatsız.
Acaba senaristler ve destekçileri ne düşünüyor derken kendi
kendime bir kaç röportaj ve makaleye denk geldim. Benzer eleştirileri bir çok
kez almışlar ki, sanki çalışıp kendilerine bir savunma mekanizması kurmuşlar.
Kısaca özetleyecek olursak şunları söylüyorlar.
“Toplumun dizilerle bozulduğunu iddia eden insanlar
kendilerine toplumun üstünde gören ahmaklardır, asıl zararı topluma bunları
verirler. Bizim dizilerimiz çok ahlaksızda toplum çok mu masum, biz toplumun
içinde yaşanmış olan durumları zıtlıklar oluşturarak ekrana yansıtırız,
seyircilerde kendilerini bu zıtlıklar içinde buldukları için bizim dizilerimizi
seyrederler. Toplumun masum olduğunu iddia etmek saçmalıktır, bütün ahlaksızlar
bu toplumun içinden çıkmıyor mu?. Toplum bu ahlaksızlıkları barındırmasa bizim
dizilerimizi değil, ahlaksızlığın olmadığı dizileri seyrederdi. Niçin bizim
dizilerimiz reyting rekoru kırıyor.”
Öncelikli olarak toplumun en küçük birimlerinden olan bir
aile reisi isem bu toplumla ilgili kaygılarımı dile getirdiğimde kendimi
toplumun üzerinde gördüğüm anlamına gelmez.
İkincisi bu Türk toplumu olsun yada başka bir toplum olsun,
her toplumun içinde elbetteki ahlaksızlığı üst seviyelere çıkaran bir takım
münferit ahlaksızlıklar yaşanacaktır. Bu olumsuz olayın yaşandığı bir topluluğu
ahlaksız toplum olarak tanımlamak en büyük ahlaksızlıktır. Toplum masumdur,
masumiyeti bir takım olumsuz durumları da beraberinde getirir. Hiç bir toplumda
bir erkeğin kız kardeşine tecavüz etmesi kabullenemez. O toplum kendi içinde
yaşadığı bu feci durumu kendi içerisinde eritmesini gayet iyi bilir. Bird aha
böyle bir olayın yaşanmasını önlemek için gerekli tüm tedbirleri alır ve
kendini temize çıkarır. Ancak, böyle bir hadisenin yaşanmasının asıl ve temel
nedeni toplumun içinde yatan ahlaksızlık değil, böyle bir ahlaksızlığın
yaşanmasına sebebiyet veren etkenlerdir. Çektiğin her dizide en iğrenç ensest
ve gayri meşru ilişkileri en güzel şekilde işleyeceksin, insanların
bilinçaltılarını farkına bile vardırmadan bu suça karşı hazırlayacaksın,
duygularını istismar edip içlerindeki şehveti körükleyeceksin, sonrada
diyeceksin ki “toplum aklaksız”. Koçum benim.
Tavuk yumurta meselesi gibi tolumdaki ahlaksızlığın nedeni
biz değiliz, toplum ahlaksız biz bunu çekiyoruz demek kuş kadar beyninizle
masum bir toplumu kandırmaya çalışırsınız. Aslında, kendi içinizde battığınız
bu ahlaksızlık batağında herkesi kendiniz gibi yaşıyor zannediyorsunuz. Herkes
kendi yediğinden ikram edermiş, öyle derler. Sizler kendi içinde yaşadığınız
pisliklerden ekranlarda seyirciye öyle güzel ikram ediyorsunuz ki, kimse
garipsemesin sizin ne b.k yediğinizi . Biz de garipsemiyoruz zaten. Öyleye
ahlaksız olan siz değil, bu toplumun cahil bireyleri(!). O yüzden kendimizi
buluyoruz, bu ahlaksız dizilerde.
Evet, televizyonda bir çok dizi de var, bu ahlaksızlıkları
içermeyen ve biz toplum olarak onları seyretmiyoruz. Çünkü o diziler her
ahlaksız durumu sizin kadar güzel anlatamıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder